Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtlayan T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar’dan açıklamalar…
Bayraktar’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
“TEKNOFEST’İN DÜNYADA ÖRNEĞİ YOK”
TEKNOFEST’in coşkusu hiçbir yerde yok. İnanılmaz bir enerjisi var. Adana sıcak insanı daha da sıcak. Kardeşlerimizin ortaya koyduğu eserler hepimizi bir anlamda yüksek hızlı şarj istasyonu gibi dolduruyor. Dünya ne kadar karanlık gündemde de olsa TEKNOFEST bambaşka bir iklim gibi. Bambaşka bir dünya yaratıyor. TEKNOFEST’in gerçekten büyüsü var ve insanı inanılmaz motive ediyor. Ülkemin, Türkiyemin gencecik mühendisleri, gencecik bilim insanları dünyayı yeniden inşa edecekler ve çok daha büyük bir değer önerisiyle inşa edecekler. Bu duygu insanı geleceğe dair hem coşturuyor hem de umutlu bir hale getiriyor. Festivali kavramsallaştırırken içeriğini düşünmüştük; ama coşkusunun böyle olacağını asla tarifleyemezdik. Büyük bir tutkuyla insanımızın, milletimizin sahip çıkacağını tahmin edemezdik. Teknoloji festivali, dünyada örneği yok. Kiraz, karpuz, caz festivali, film festivali var. Teknolojinin fuarları var. Ufak ufak yarışma platformu var dünyada. TEKNOFEST hem içinde yarışmalar var hem dev bir fuar gibi. Bunun yanında hava, teknoloji gösterileri var. Bir yandan da toplumun önünde, toplumun, milyonların, 7’den 70’e herkesin katılımıyla gerçekleşiyor. Bir anda alan büyülü hale dönüyor.
“EN BÜYÜK İHA İHRACATÇISIYIZ”
Etrafımızdaki teknolojik kuşatmayı yıkma açısından büyük umutlar veriyor bize. Bu yıl 10. TEKNOFEST’imiz bizim. Yurt dışında Azerbaycan’da yaptığımız dahil. 150 farklı girişim var. 21 farklı ülkeye ihracat yapanlar var. 2018’de biz ilk yarışmalara başladığımızda takımlar lise çağındaydı. Şimdi üniversiteyi bitirmişler. Dünyaya geliştirdikleri yüksek teknolojiyi ihraç ediyorlar. Böylesine girişimler var. Öğrenilmiş çaresizliği yıkmanın yanında nasıl savunma sanayinde devrim yaşandı. Bugün Bayrak dünyanın en büyük İHA üreticisi ve ihracatçısı. Yüksek teknoloji devi. Kendi alanda en büyüğü. Bunu da ihracattan elde ettiği gelirlerden yapıyor. 100’ün üzerinde girişimin çıkıp dünya devi olacağını değerlendiriyoruz.
“YARININ YARIŞINA HAZIRLANIYORUZ”
Türkiye’nin böyle bir iddiasının olmadığı döneminde başladık. Benim dönemimde üniversite öğrencilerinin yapacağı en maharetli iş, yabancı bir firmada bakım mühendisi olmaktı. Ama şimdi öyle değil. Zaten baharın gelmesi ancak böyle mümkün olur. Her yer gül bahçesi gibi olması lazım, eko sistemin oluşması lazım. Ülkemizde İHA yapılıyor olsaydı bu alanı seçmezdik. Bugünün değil yarının yarışına hazırlanan bir gençlik var. Yarının trendi ne olacak, 10 yıl sonrasına hazırlanıp dünyanın lideri olmak. TEKNOFEST’in maksadı bu.
“TOPLUMUMUZ AÇISINDAN BİZ TEKNOLOJİYİ GELİŞTİREBİLİRİZ”
Ben TEKNOFEST’in misyonunun toplum nezdinde kökleştiğini değerlendiriyorum. Toplumumuz hem yaşanmış tecrübesi hem de olumlu örnekler üzerinden bunun mümkün olabileceğini düşünüyorum. Ne kadar stratejik ve hayati olduğunu özellikle son yaşadığımız olaylar toplumumuza iyice anlatmış durumda. Toplumumuz açısından biz teknolojiyi geliştirebiliriz, dünyada en iyisini yapabiliriz duygusu yerleşmiş durumda. Hatta özgüven devrimi dendi. Bu işlerin ne kadar hayati olduğunu toplumumuz benimsemiş durumda. Tam tersi iddianın da yerleşmesi mümkün; ‘biz bunları yapmayalım dışarıdan alalım’. Teknolojik rekabet ortamında daha ucuza da olabiliyor. Bizim savunma sanayi alanımızda yurtdışı muadillerinde birkaç kat daha maliyet etkin olduk. Dünyada bizi maliyet etkin verdiğimiz için tercih etti.
“LİDERLİĞİ KORUMAK DA BAŞLI BAŞINA BİR MAHARET”
Tarihe baktığımızda bir kere bunun örneklerini görebiliyoruz. Elbette ıskalamak, bu işlerin akamete uğraması mümkün. Cep telefonlarını düşünelim, şu anda hayatımızda akıllı telefonlar olarak bulunuyor. 20 sene öncesinde cep telefonunu yapan en meşhur bir firma vardı. Orada yarışı kaybettiler ve bir anlamda yok olup gittiler. Değişime ayak uyduramadılar. Bu alanlarda da bir taraftan hayatiyetin devam edebilmesi için sürekli inovasyon yapmanız gerekiyor. O günden bugünü sorduğunuzda, deseydiniz ki, ‘günün birinde hepimizin elinde akıllı telefonlar olacak’ diye. O markadan başka kimsenin aklına gelmezdi. Ama ayak uyduramadılar, yıkılıp gittiler. Liderliği korumak da başlı başına bir maharet.
“EN ÖNEMLİ DEĞER İNSAN”
Bence en önemli projemiz TEKNOFEST. Bu işleri yapan en önemli değer insan. İnsana yüklediğiniz donanım, ona yüklediğiniz anlam, bu teknolojiyi niçin geliştireceğiyle ilgili anlam. Sadece kendi cebini doldurması değil. Fikri gücüyle ve değer dünyasının derinliğiyle insan olduğundan TEKNOFEST’in misyonu bir anlamda o. Sen dosdoğru ahlakla yap, ülkenin faydasına yap, bugünün değil 5-10 yıl sonrasına bugünden hazırla. Teknolojiyi insanlığın ve ülkemizin faydasına geliştir. Elbette yüksek katma değerli işler bunlar. Büyük bir refaha kavuşacaksın ama. Burada en büyük öncelik hızla en yüksek parayı kazanmak değil en büyük önceliğin insanlığın faydasına olmak…
“PARA ANCAK BİR ARAÇ OLABİLİR”
İlk gençliğimde araştırma görevlisiydim ABD’de. Oradan bursluydum. Okul param ve maaşım aldığımız burstan geliyordu. Asgari ücret gibi bir ücret alıyordum, bana fazla fazla yetiyordu. Aşağı yukarı aynı ayakkabıyı, aynı pantolonu giyiyorum. 20 sene önce de aynı ayranı içiyordum. Şimdi de aynı şeyi yapıyoruz. Para ancak bir araç olabilir. Para metayı satın alır. Günün birinde bu işleri yapmak için mesken yapmanız gerekir, orada lazım olur. Ne bir vizyon yaratabilirsiniz ne de ilham kaynağı olabilirsiniz ne gönül yapabilirsiniz. Yeri geliyor on milyon dolarca TL’ye bedel testler yapıyoruz. Üzerinde Türkiye’nin geliştirdiği mühimmatlar var. Uçurmak için, inşa etmek için onbinlerce saat emek var. Elbette bunun için kaynağa ihtiyacınız var.
“BURADA ÖZGÜVEN DEVRİMİ YAPILIYOR”
Bütün bunların içinde paranın yeri neresidir diye sorsanız. Bu festivalde herşey ücretsiz. Onbinlerce gencin buraya gelsinler en ücra köşelerinden bir çocuk gelsin, uçağa dokunsun belki ülkemizin uzay teknolojisini inşa edecek diye düşünüyoruz. Bütün mali yükün yarısını Baykar çekiyor. Burada yapılan iş o kadar büyük ki. Burada özgüven devrimi yapılıyor. Bir milletin geleceği yeniden inşa ediliyor. Bu çok kıymetli bir şey. 20 seneyi aşkın süredir İHA’yı geliştiriyoruz. Oraya harcanan kaynaklarını düşünün. Sadece Kızılelma’yı, Akıncı’yı değil yüzlerce eseri yapacak milyonlarca genç yetişiyor. Biz 7 kişi başladık, dalga geçiyorlardı. En yakınınızı ikna etmek bile güçtü. Şimdi böyle hayallere inanan, hayallerine dokunduğumuz en azından yüzbinler var. ‘Ben ülkemin, dünyanın kaderini değiştireceğim’ diye başvurdular. TEKNOFEST’in 20 yarışı Antalya’daydı. Dışarıda sıcaklık 40 derecenin üzerindeydi. Güneşin altında, bir çadırda gençler yarışma düzenliyordu. Şimdi sıcağın altında çalışıyorlardı. Drone uçurup, yarışıyorlardı. Bir takımla konuştum, çok etkiledi beni. Bir genç kız, İTÜ 2. sınıfta mühendis. Takımını kurmuş. İsmi Cezeri takımı. 23 tane mühendis var takımında. Kendisinden büyükler var. Dronelerle voleybol oynattılar. Sıcak 40 derece herkes denizde. 3 gündür uyumadıklarını söyledi. Kendisi de bitkin halde ama öyle azim var ki, 2. sınıf öğrencisi 23 tane mühendis toplamış. Ekibini inşa etmiş. Onlar derece alamadılar ama bana sorsanız, dünya üzerinde herhangi problemi bu kadar büyük inançla çalışan takıma verin herşeyi çözer.
“ABD TOPLAMA BEYİNLERLE BAŞARIYOR”
ABD dünyanın her tarafında toplama beyinlerle yapar büyük projelerini. Her türlü ekiple bir anlamda çok geniş spektrumla ülkelerden gelen ekiple takım çalışmasını yürüttüm. Onlarla bizim çocukların arasındaki fark nedir sorarsanız, bizimkilerin çok inançlı olduğunu söylerim. Elbette bizim ülkemizden çıkması çok daha zor. Bizim pazarımız farklı. Zenginliğimiz çok daha az. İçeriden ve dışarıdan dirençle karşılaşıyorsunuz ama bunlar sizi çok daha dirençli kılıyor. O çocuklar daha fazla çalışıyor. Ülkesinin iddiasını yükseltmiş oluyor. Bunun benzerini az gördüm dünyada. Elbette bu işleri para kazanmak için yapmıyoruz.
“İNANCIMIZ BİZİ MOTİVE EDİYOR”
Elbette ilk hedefimiz inancımız bizi motive ediyor. İnancımızın verdiği emir motive ediyor; iyiliği yayma, kötülüğü yasaklama. Ülkemizin bu alandaki bağımsızlığı motive ediyor. İHA’ları geliştirirken göklerdeki bağımsızlığımız bizim için kıymetliydi. O dönemde ülkemizde terör problemi vardı. Rahmetli babam, ekibim, ağabeyim ve ben yıllarca güneydoğuda terör bölgesinde yaşadık. İlk bölgeye gittiğimde 2006 yılıydı. Gabar’da, Şırnak’ın Akçay tugayında aylarca kaldık. İlk robot helikopterle denemeler yapıyorduk. İlk milli uçuş kontrol sistemini geliştirmiş olduk. Bizi ne motive etti? Çaresizlik hissi. Terörist yola tuzak kuruyordu, askerlerle omuz omuza yürütüldü bu mücadele. Her gün mücadele ettiğin memleketimin evladı Mehmetçik şehit oluyordu. Mayına basıyordu, paramparça oluyordu. Bulunduğumuz yere havan topu atılıyordu.
“İSTİKAMETİNİZ DOSDOĞRU OLMALI”
Endişenin bize kazandırabileceği bir şey yok. Endişe duyarak, korkarak bir şey yapamayız. Bir şey olacaksa tedbir alabilirsiniz yine sonuç değişmeyebilir. İstikametinizden korkarak dönerseniz çok şey değişebilir. Tecrübemizde, uygulamamızda düsturunuzla dostoğru olmak vardır. Gayri ahlaki usullere uyarsanız kısa vadede kazanabilirsiniz ama orta ve uzun vadede kaybedenlerden olursunuz.
“SÜREKLİ FABRİKADAYIM”
İşyerine çok yakın bir yerde yaşıyorum. Annem orada yaşıyor. Çünkü bizim için artık misyon gibi bunlar. Hayatımızın öyle parçası olmuş ki, hayatımıza anlam katan bütün bu mücadele, milli teknoloji hamlesi hayat gailesi olmuş. Sürekli fabrikadayım. Mesken gibi düşünün. Kızım da geliyor. Oğlum oldu şimdi, o da geliyor, eşim de geliyor. Eve gidiyorum tabii, ama ev çok yakın.
“KIZILELMA HEDEFİ 20 YIL SÜRDÜ”
Kızılelma 20 senelik hedefimizdi. Kızılelma vardıkça uzaklaşan bir ülkü. Biz milletimize söz verdik ‘ülkemizin ilk insansız hava aracını uçuracağız’ dedik. Kızılelma’ya varmak 20 sene sürdü. Takımlar gibi düşünün Baykar’ın hikayesini. Adına 6 defa marş düzenlemiş bir uçağımız var Bayraktar. Şimdi motorundan, fren balatasına, kamera Kanada’dan geliyordu, şimdi ASELSAN daha iyisini yaptı. Savunma sanayinde devrim gerçekleşti. Akıncı’yı yaptık. Şimdi Bayraktar TB3. Artık atmosferde yapacağımız en büyük platform Kızılelma. Karalara hakim olabilmek için denizlere hükmetmeniz gerekiyor.
“GÖZÜMÜZÜ UZAYA DİKTİK”
Kara ve denizlere hükmetmek için gök vatanda varlık göstermeniz gerekiyor. Hepsine hükmetmek için uzayda varlık göstermeniz gerekiyor. Dolayısıyla uzaya göz diktik. Takım uydular inşa edelim dedik. Buna yıllarca çalışıldı. 2 yıla yakın ön hazırlığı sürdü. Alçak yörünge küresel konumlama sistemi inşa edelim dedik. Ufak uydular bunlar. Uçaktan karmaşık şeyler değil. Ufak ama eski sistemlere göre çok daha maliyet etkin. Yörünge transfer araçları var bunun yanında. Hedefimizi biraz daha yükselttik, fırlatma araçları; yani sizi yörüngeye çıkaracak araçlar. Fergani’yi kurduk. 10 yıl içinde hedefimiz uzaya bağımsız çıkabilmek, küresel konumlama sistemini inşa etmiş olmak. Dünyada çok eşi benzeri yok açıkçası.